Dünya ileriye doğru gidiyor, ancak bu mutlaka Washington ile aynı adımda olduğu anlamına gelmiyor.
Johannesburg merkezli bir danışmanlık olan Krutham'ı yöneten Peter Attard Montalto, durumu oldukça net bir şekilde ortaya koydu: Çoğu ülke, ABD ile olan bağlarını korumak için biraz eğilecektir. Ama bir sınır var. Uzlaşmanın durduğu ve ilkenin devreye girdiği bir nokta.
Son Güney Afrika zirvesini bir kanıt olarak alın. Bu sadece bir konuşma değildi. Ülkeler, zor zamanlarda o sınırı çizmeye hazır olduklarını gösterdiler. Bir süper güçten gelen baskıya rağmen kararlı durma isteği, egemen ülkelerin dış politikalarını nasıl ayarladıklarında bir değişimi işaret ediyor.
Gördüğümüz şey isyan değil—yeniden ayarlama. Ülkeler seçeneklerini değerlendiriyor, çıkarlarını koruyor ve ABD beklentileriyle her zaman örtüşmeyen yollar çizmeye giderek daha fazla rahatlıyor.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
9 Likes
Reward
9
3
Repost
Share
Comment
0/400
MissedAirdropAgain
· 16h ago
nah, bu gerçek, kimse gerçekten Washington'un sözlerine %100 uymak zorunda değil
---
Bir sınırın olması gerçektir, Güney Afrika'daki durumu gördüğümüzde bunu anladık
---
Her ülke hesap yapıyor, bu bir direniş değil, herkes kendi oyununu oynuyor
---
Harika, yüzeyde övgü ama aslında herkesin kendi hesabı var, işte bu uluslararası politikanın gerçeği
---
Bu yüzden kripto dünyası da öyle, herkes kendi işine bakmakta en rahat, kimse kimsenin bir arada olmasını beklemesin
---
Rekalibrasyon güzel bir söz ama aslında herkes bağımsız ve özerk olmak istiyor... Nihayet bir ülke bunu söylemeye cesaret etti
---
Böyle olmalıydı, büyük güçlerin baskısı ne kadar büyük olursa olsun kendi prensip ve sınırlarımız olmalı
---
Bu Güney Afrika zirvesi gerçekten bir şeyleri değiştirdi, güç dengelerinin yeniden dağıldığını hissediyorum
---
Ha, karmaşık gibi geliyor ama aslında tek bir cümle: Daha özgür yaşamak istiyorum
View OriginalReply0
LayerZeroEnjoyer
· 16h ago
Artık ülkeler ABD'ye "hayır" demeye cesaret edebiliyor, bu çoktan olması gereken bir şeydi
nations artık huysuzlanmaya başladı, işte buna gerçek çok kutupluluk denir
recalibration kulağa hoş geliyor, açıkçası ABD'nin o tuzağını atmak demek
Güney Afrika zirvesi gerçekten ilginç, görünüşe göre doların hegemonyası gerçekten sarsılıyor
ABD hala patron olmak istiyor ama artık herkes bu oyunun kurallarının değişeceğini biliyor
Gerçekten karşı koymaya cesaret eden ülkeler varmış... daha fazlasını bekliyoruz
sovereignty bu kelime şimdi sonunda bir anlam kazandı, komik
Bekle, bu BRICS'ten mi bahsediyor...
View OriginalReply0
Whale_Whisperer
· 16h ago
Haha, sonunda bu sözü söyleyen birinin çıkması iyi oldu, Amerikan emperyalizminin alçak gönüllü günleri yakında.
Vay canına, Güney Afrika zirvesi gerçekten sağlam, sadece lafta değil.
Ülkeler şimdi gerçekten işin farkına vardı, bir sınırınız varsa korkmayın.
Uzlaşma ile vatan hainliği farklı şeylerdir, bu ülkeler nihayet bunu anladı.
Amerika, artık dikkate alınmamayı alışkanlık haline getirmeli.
Çok kutuplu bir düzene geçiş, kimin Washington'un arkasında ölü gibi takılacağı kaldı ki.
İlginç, güç dengesi gerçekten sessizce kayıyor.
Egemenlik bu kadar değerli hale ne zaman geldi? Zaten böyle olmalıydı.
Uluslararası arenada işler böyle yürütülmeli, herkes kendi yolunda.
Dünya ileriye doğru gidiyor, ancak bu mutlaka Washington ile aynı adımda olduğu anlamına gelmiyor.
Johannesburg merkezli bir danışmanlık olan Krutham'ı yöneten Peter Attard Montalto, durumu oldukça net bir şekilde ortaya koydu: Çoğu ülke, ABD ile olan bağlarını korumak için biraz eğilecektir. Ama bir sınır var. Uzlaşmanın durduğu ve ilkenin devreye girdiği bir nokta.
Son Güney Afrika zirvesini bir kanıt olarak alın. Bu sadece bir konuşma değildi. Ülkeler, zor zamanlarda o sınırı çizmeye hazır olduklarını gösterdiler. Bir süper güçten gelen baskıya rağmen kararlı durma isteği, egemen ülkelerin dış politikalarını nasıl ayarladıklarında bir değişimi işaret ediyor.
Gördüğümüz şey isyan değil—yeniden ayarlama. Ülkeler seçeneklerini değerlendiriyor, çıkarlarını koruyor ve ABD beklentileriyle her zaman örtüşmeyen yollar çizmeye giderek daha fazla rahatlıyor.